Haber 20.04.2023 00:00:00 / Okunma Sayısı: 403

Salonlar tıklım tıklım doldu

İstanbul Dişhekimleri Odası İstanbul Buluşması bugün sona eriyor.

HABER İZLENİM - Erkan Acar

Dün kurşuni gökyüzü ve hafif çiseleyen bir İstanbul sabahında Harbiye İstanbul Kongre Merkezi’ne doğru yola koyuldum. İstanbul Dişhekimleri Odası’nın bu yıl ikincisi düzenlenen “İstanbul Buluşması” isimli bilimsel etkinliğini takip etmekti niyetim.

Etkinliğin yapılacağı binanın yanına varınca şöyle birkaç dakika dışarıda dinelip manzarayı seyrettim. Kapıda bekleyenlerin azlığı ilk evvela buluşmanın taliplisinin az olacağı hissi uyandırdı. Sabah 10.00 gibiydi. Konuşmalar yavaş yavaş başlıyordu. Şöyle salonları bir kolaçan edip minik fuar alanını turaladım.

Bilimsel etkinlikler üç büyük ana salonda ve iki küçük odada gerçekleşiyordu. Daha sonra insanların yavaş yavaş doldurduğu salonlardan birine rast gele girdim. İçeride Prof. Dr. Hakan Özyuvacı, tecrübelerini dinleyicilerle paylaşıyordu. Sabah saatlerindeki yarı yarıya dolmuş salonu görüp programın üç aşağı beş yukarı bu tonda devam edeceğini yine zannettim. Fakat vakit geçtikçe yanıldım. Öğleden sonra büyük salonlar tıklım tıklım ağzına kadar dolmuştu. Görevliler ayakta kalanlar için sürekli sandalye taşıyıp duruyordu. Yediden yetmişe diş hekimleri, mesleğin üstadlarının yılların imbiğinden geçirip getirdiği bilgileri gözlerini kırpmadan dinliyordu.

Bir iskemleye ilişip salonu dolduran kalabalığı seyrederken bir yandan da “Acaba bu bilimsel açlık başka meslek grubunda var mıdır?” diye de düşünüyordum. Tıp doktorları, hukukçular, mühendisler… Gerçekten de ilginçti bir İstanbul sabahında yaşadıklarım.

Firma standlarının açıldığı bir alanda rastladığım ve mutluluğu gözlerinden okunan İstanbul Dişhekimleri Odası Başkanı Berna Aytaç’a mikrofonu uzatıp duygu ve düşüncelerini dinlemek istedim. Neredeyse bir  kasaba nüfusuna sahip İstanbul’daki diş hekimlerinin 2. İstanbul Buluşması’na gösterdiği ilgiyi “İstanbul’da 12 bin de diş hekimliği öğrencisi olduğunu unutmayalım. Onları yer darlığından davet edemedik. Fakat onlarla da ayrı bir programda buluşacağız. Bugün düzenlediğimiz bu ücretsiz etkinliğimize ilginin büyük olması ayrıca bizi çok mutlu etti.  Buranın kapasitesi 3 bin ile sınırlı. Salonlarımız konuşmacılar meslektaşlarımızın büyük ilgisi ile karşılaştı. Gördüğünüz gibi hepimiz bilgiye aç durumdayız. Pandemide sıkıntılı günler geçirdik. Ve yaşadığımız deprem hepimizi derinden sarstı. Biz de bu yaşadığımız sıkıntılı günleri sosyalleşerek kongre havasında geçen bu buluşmayla aşmaya çalışacağız. Ve gelecek yıllarda daha büyüğünü yapmayı planlıyoruz.” Şeklinde sözlerle yorumladı. 

Kurulan minik fuar alanı ise hiç de öyle laf ola beri gele mahiyetinde değildi. Şöye bakındığımda İnci Dental Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Haki Demir gözüme çarptı. Yine ekibinin başında müşterilerle ilgileniyordu. Yerli implant markası Bioinfinitiy’i üreten yurtiçi yurtdışı fuar fuar koşturan Umg Uysal Medikal Satış ve Pazarlama Direktörü Fatih Uysal’ı eğitim toplantılarının yapıldığı salonların hemen yakınında sohbet ederken buldum. Aynı zamanda Diş Malzemeleri Sanayici ve İşadamları Derneği (DİŞSİAD) yönetim kurulu üyesi olan Uysal’a “Daha dün akşam derneğin Ankara’daki iftar programındaydınız. Ne çabuk geldiniz?” diye sorunca “Dört saatlik uykuyla ayaktayım” cevabını aldım. Yine ağız ve diş sağlığı sektöründe dünyanın en büyük dental firmalarını 18. IDEX -İstanbul Ağız- Diş Sağlığı, Cihaz ve Malzemeleri Fuarı’nda ağırlamaya hazırlanan DİŞSİAD, açtığı standa diş hekimlerini bilgilendirerek gelecek ay sonu gerçekleştirilecek fuara davet ediyordu.

Saatler ilerdikçe İstanbul Kongre Merkezi’nde bilimsel etkinliğin yapıldığı 3. kat iyiden iyiye dolmaya başladı. Koridorlarda yürümekte zaman zaman zorlandım. “Yediden yetmişe” denir ya hani, yeni mezundan 90 yaşındaki diş hekimine kadar herkes oradaydı.

Öğleden sonra tıka basa dolu salonlardan sonra küçük salonlara göz atmaya niyetlendim. Mini fuar alanını kıyılayıp “diş hekimlerinin sorunlarının ele alındığı” bir toplantıya giriverdim. İçerde yirmi otuz kişi ancak vardı. İDO’dan diş hekimleri Fatma İnci ve Korkmaz Tuzcuoğlu, mesleğin sorunlarını ve taleplerini içeren bir sunum yapıyorlardı. Programı izleyenler arasında milletvekilliğine adaylığını koyan Diş Hekimi Ahmet Gürbüz de vardı. İstanbul Dişhekimleri Odası’nın 1992-1994 yılları arasında 4. Dönem başkanlığını yürüten Kazmir Pamir de göze çarpan isimlerdendi.

Diş hekimleri İnci ve Tuzcuoğlu meslektaşlarının sorunları gayet güzel bir şekilde özetledi. Onları dinlerken yandaki büyük salonları hınca hınç doldurup konuşmacının ağzından çıkanları bir şey kaçırmadan dinleyen diş hekimlerini geldi aklıma… Onların kendi mesleklerinin geleceği ve sorunları ile neden bu kadar az ilgilendiklerini düşündüm. En nihayetinde açacakları muayenehanelerine rapor alırken karşılaşacakları bürokratik zorluklar onları da ilgilendiriyordu. Veya gün gelip emekli olduklarında bordolarında karşılaşabilecekleri süprizleri hiç mi merak etmiyorlardı. 

Oradan çıkıp yandaki toplantı salonuna girdim. 17 Ağustos 1999 depreminde Türkiye’nin yakından tanıdığı arama kurtarma derneği AKUT’un kurucularından  Nasuh Mahruki konuşuyordu. Yüzde 95’i kadın yine 20-30 kişi var ya da yoktu. Günün sonuna doğru Mahruki’nin  “Türkiye’de Deprem Gerçeği”  başlıklı konuşmasını dinlerken artık yavaş yavaş yorulmaya başlayan zihnimde “Depremin ağır darbe vurduğu Hatay, Maraş gibi illerde kliniklerini, muayenehanelerini, yaşamlarını kaybeden diş hekimleri, diş hekimliği öğrencileri” canlanıyordu.

Depreme konusuna bu kayıtsızlığın sebebini de diğer odada başlayan “Deprem Sonrası Ruhsal Zorluk Yaşayanlara Yaklaşım Nasıl Olmalı?” sorusuna cevaplar veren Prof. Dr. Ejder Akgün Yıldırım’da bulur gibi oldum. Problemlerle sıkıntılarla “baş edebilmenin” yollarını anlatan Prof. Dr. Yıldırım, depremin gerçeğinin unutturulmamasının öneminden bahsediyordu. Ona kulak verdikçe içimden “Acaba?” dedim. “En nihayetinde diş hekimleri de bu toplumun bir ferdi, parçası idiler. Ve cemiyetin bu kültürlü ve bilinçli kitlesi de hayatın akışının getirip önümüze koyduğu pandemi, deprem gibi zorlukları ile unutarak! mı baş etmeyi tercih ediyordu?” Çünkü bütün bu diş hekimleri Japon uzmanların 21. Yüzyılın en büyük felaketi olacağını söylediği İstanbul Depremi’nin yaşanacağı kentte faaliyet gösteriyordu. Ne yazık ki Mahruki’nin iki elin parmağını geçmeyen  dinleyici kitlesi bu kanıyı destekliyordu.

0 Yorum Yapılmış

Habere Yorum Yap

E-BÜLTEN KAYIT

Diş Sektöründeki gelişmelerden mail yoluyla haberdar olmak için e-Postanızı kaydedebilirsiniz..

Mailinizi girdikten sonra kaydol tuşuna basınız